17 Mayıs 2007 Perşembe

A Foggy Day in Karaman

yaklasik 5 gündür bu yaziya nasil, nerede ve ne zaman baslamam gerektigini düsünüyordum.
eger hayat yenileniyorsa, mekani da yenilemek lazimdir, o yüzden, buraya, hosgeldim.

ilk yazimi gecen hafta yaptigim bi yolculuga ayirasim var zira hayatima iyicene bi esik oldu. geziler, her zaman böyledir de, icine baska seyler karisirsa, misal cocuklar, güzel gözler, caglalar veya bademler, o zaman isin icinden cikamam ve geziden sonra farkli bir insan oluveririm.

Karaman dedikleri bir kücük sehir. hatta sorsak Konya diyor herkes. hayir arkides Karaman onun adi, güzel gözlü cocuklar kenti.

yola ciktigimizda kafamda kahverengi bir sal, üstümde bir yesil dervis yelegi, altimda kirmizi salvarim.. her neyse.. haydarpasa'da bekliyordum ben ve orhan veli'nin dizeleri geciyordu aklimdan..
transasya ekspresi yanasti. oradan bi cocuk gördüm. sonra carpildim. evet ben fazla carpilirim, bu sefer beni carpanin bir peri olmasiydi garip olan. evet, ne güzel cocuktun sen..
gözüne baktim, adini menam koydum.. derman oldu uykuma, rüyama.. bir güzel kahverengi cocuk..

neyse, az gittik uz gittik trende.. bir köy vardi, cocuklar vardi, okul vardi; bekliyorlardi ki yardim edelim onlara..
karaman'a vardik, saraplar icildi yolda, muhabbetler edildi, umut vardi. ki biz biliriz, umudun olmadigi yerde asklar hep mutsuzdur..
karaman'a indik sonra..
yazamayacagim ben bundan gayri.. aldigim bir sürü not var, onlari ilistireyim ki bi anlami olsun yazinin, öykü olmasin..

*eyüp amca vardi.. "yörük kizim" diyordu bana. "postallarini giy, salvarini giy, gel götüreyim seni bizim yaylalara.."

*"kuzum" diyorlardi hep. öylesine sicacik bir seslenis ki bu, bilmemkac kilometre uzakta annemi özledim sagolsunlar.

*recep vardi. ona her baktigimda utancla karisik yamuk bir gülümsemeyle beni selamlayan ve "gizem abla, cagla ister misin" diyen. "yok recepcim, midem agriyor artik" dedigim zaman, "ama hatirim icin" deyip, ishallige kadar beni götüren. zeytin gözlü recep. ama yesil zeytin.

*meryem vardi, yanina oturdum muydu, saclarima ellerini dolayip oyunlar oynamaya baslayan..
*eda vardi, kücük esmer kiz. gözleri ellerinden büyük..

*rafet, 15 yasindaki inter marka sari minibüsümüz hakkinda dedikodu yapiyordu. dedim "sen kac yasindasin rafetcim?" deyu. "yedi" dedi. "0 15 yasinda biliyor musun?" dedim.. cevabiyla yere yattim: "kiz sen ne diyoon?"

*sari cicek tarlalari/aralarinda gelincikler/bir sürü zambak, papatya.. is aralarinda getirilen buket buket cicekler..

*kuru fasulye, tavuklu pilav, et, yogurt, etli ekmek, tantuni, "oba ayran", acik cay.

*hayatimda gördügüm en garip reklamlar: Sosyete Un: "Ne Un Yaaa!!!" & Boru mu? BORUuU..

*interimizin kaptani "inter kaptan" cemil abi. erkeklere "sipaciklar" diye seslenisi. iki ay evvel esi ölmesine ragmen kaybetmedigi nesesi..

*"katmak" eylemi. "sey" gibi bir sey. her türlü fiilin yerine gecip kamufle oluyor. bi karaman'da gördüm ben bunu.

*yemek getiren kadinlarin "kusura bakmayin" deyisi. yok anam diyoruz siz kusura bakmayin.. sonradan isin felsefesini caktik tabi..

*"cokusmak". tanrim sehirli insana da böyle güzel fiiller söyle. bir sürü insan yer sofrasinda ve kocaman tabaklarda yemek yiyor. müthis. hic bu kadar keyf almamistim yemek yerken..

*yilki atlari. korkunc bir yolculuktan sonra gördük onlari.. inanilmazlar.. onlar kadar özgür olmak isterdim dogrusu ^^

yolculuk sonunda olanlar.
"gülüsün degisti gizem"
cingene kizin biri yanima geldi ve: "allah güzelligini sevdigine bagislasin" dedi.. güzel degilim ki ben ama.. eheh..

-madensehri köyü'yle karaman arasindaki yolda en cok u2 dinledim. huyum degildir ama "window in the skies" müthis bir sarki, tekrar ediyorum.

dönüste cok agladim bi de..
tanrim, ne sulugözlüyüm..

ve ögrendim ki, gizem bi seyyahsa eger, gittigi yerde 2 günden fazla kalmamali..

haydin nice gezilere..
giz.