bir saksının yere düşüp çıkardığı sesle ayıkıyorum bütün
gökyüzünü.
ne bir gidişe hoşça kal diyen, ne bir gelişe merhaba.
varlığın mavi bir masaya, tek kişilik bir yatağa mimlendiği.
gidilebilecek bir yer yok - sesimizi duyan yok - anlayan yok
sancımızı. o sancı ki, yoksunluğa gebe kalıp, düşükler yapmıştır her seferinde.
içine tek şeker atılan bütün çaylarda hatrımız kaldı.
hatrımız, zamanın altıpatında tek mermi. bu sevgiyi toprağa ekseydim, bilmem
miydi tomurcuklar vereceğini.
yüzdüğümüz bütün sular bir baraja dolundu. ben demedim mi,
kır bütün-beton-kaldırımları diye? bilsem cevabın nerede, bilsem hesabın
nerede, ilk ben götürmez miydim seni o teşne, dolambaçlı, dar sokaklara?
bir yüzün ölüme aşina, bir yüzün dirime.
yaman delikanlılar ve elikanlılar arasında gülüşün, göğün
tüm setarelerinde dolanır durur. bir olta atsam tutmaklara, ucu da, suçu da
bende kalır.
kubbenin bütün derisi yüzülmekte şimdi. ben bu-tüm-dünyanın
altında boynumu büküp kalıyorum. sevdaya ve sancıya bir devrim direngenliğinde,
bir barikat sağlamlığında, Davud'un Golyak'ı tek seferde yıkmasında duruyorum.
bir ebabil durur mu hiç suyun susuzluğuyla? göğün
yüksüzlüğüyle salınmaz mı zeytinler, ceylanlar, nehirler arasında?
bir sevdaya başkaldırıyorum. ihbarıyla tüm soysuz ve sonsuz
biten sevgilerin; yanyana uyuyup, yanyana uyanmayışların. var oluşun, bu
devranı attan indirir; var oluşun, tüm kuşların Simurg'a varmasıdır; var
oluşun, adı bilinmez bir devrimin toprağın altından kökler salmasıdır.
ceplerde biriktirilen tüm misketler düştüyse de, bir yıldız
artık doğmamak için kaydıysa da gökkubeden, bir kurşun bedenin en onulmaz
yerinde ölüme terk edildiyse de, çıksa tüm mahlukat Nuh'un gemisine, adını
bağırsalar umarsızca; bir sevda büyür bir yerlerde, adın karadan kızıldan bir
yıldıza dönüşür göğsümün en mahrem yerinde.
-herkesin bildiği bir bozkır türküsüdür şimdi, yarenliği bir
uzak iklime dağıtmıştır. bütün keleşler buğday tarlasının ortasında ürür,
patlar elimizde. bu yaraya değen bir turna kuşunun tüyleri üstünde uyur;
terlediği baharı bir ben, yanağının kokusu bir ben bilirim de, söylemem.