16 Haziran 2009 Salı

bandista !



inatla direniyor.
inatla direniyor olan bitene.

bir karanfil yere düşmüş. göğsüm kanıyor. karanfil yerle bir. karanfil memelerim. vurulmuş yatıyorum. her yanımdan fışkırıyor müzik. her yanım dost kokuyor.

ah ben sizi ne çok severim. ah yollar uzun ve siz bana sevgili, bana baba, bana dost; bana şimdi tüm direniş türküleri, reddetmekler, havaya kaldırdığımız yumruklar, şimdi güzelce gediğine sokulmuş laflar ve Ulus Baker.
ben bütün gerillaları, bütün hakkını almamış yerlileri, bütün motosikletli Latinleri, yüzü berelileri, yüreğindeki sözle tüm silahlara karşı durmuş herkesi… ben herkesi gördüm bu yollarda, bir dost sofrası ki oturduğumuz, Halil İbrahim bile karşımızda. bizim sözlerimizde süngüler, seslerimizde imanlar var. Pedro, kalk ayağa ! bugün bütün ölüler umut kokuyor !

bir barışarock gecesi, sahnede İspanyol anarşistler ve kara kızıl bayraklar inatla dalgalanırken görüyorum olan biteni. henüz yaşım küçük, henüz boyum kısa. sahneye çıkıyorlar, şarkılara eşlik ediyorlar, bayraklar sallanıyor, görüyorum, geliyorlar !

bütün türkülerimizle. tüm inancımız, birikmişliğimizle. bütün gözlerimizden yaşlar akıyor, biber gazı yutmuşuz, dayak yiyoruz, bütün sırtlarımız coptan mosmor.
lakin bir güneş ki, tüm gözlerimiz kamaşmış.

şimdi bütün saçlarına dost örükleri kattığım bir adam ki, en çok o biliyor çocukluk düşlerimi, sırf o yüzden belki en güzel hep o sarılıyor; diğeri, bütün elleriyle yüceler yücesi çingene halimizi çıkarıveriyor insan içine, o ki ateş hırsızı, çakmağı yok çakmaya: lakin bir ateş ki sofraya düşürdüğü, tüm gönüllerimiz yanmada ! bir öteki, dünyanın en güzel gülüşü, bak bu güzelliğe bakıp bakıp devrimin adını senden koyarız. bir kadın görüyorum, aralarda bir yerde, duruşuyla bile bütün dostluğumuz, kadınlığımız. bizden selam eksik olmaz ona. kim var kim yok, bakıyorum, doğuştan kafası iyi adam, en iyi sen biliyorsun, -bir de Marcos- devrim dansla geliyor, sen söyle biz hep oynamada !

uyandırma, uyandırma. bu öyle bir düş ki, gökteki yıldızlar aynı anda ateşler yakmada, Latin Amerika dağlarında, Paris gettolarında, Atina sokaklarında !

giz.13hazirangecesi.

8 Haziran 2009 Pazartesi

:

.

sonra bütün ellerini kaldırıp göğe, bağırdı:

- ya basta ! ya basta ! artık yeter !






.

3 Haziran 2009 Çarşamba

mütrüp üç geliyor!



bin selam,
mütrüp üç hızla geliyormuş, öyle diyorlar.

bahar gelmiş, giz'in midesinde yeniden kelebekler uçuşmaya başlamış, zira aşk varmış, birileri gelip ötekiler gitse de, arada bir terk de olsak, terk de etsek, olmuyormuş, yine en dibe kadar yaşamaca oyunu oynarmışız, yine her zerremiz müzikle raks edermiş. bize ne mutlu, ah bize ne mutlu.

mütrüp üç yaz sancısıyla geliyormuş, öyle diyorlar.
bu hikayede, giz'i yalnız bırakmayan bay perşembe, emre sert ve zozan gemilerördü'ye; müzikleriyle ilham getiren bandista ve iya waves'a; acıları için izmir'deki makamlara, güzellikleri için istanbul'da çingene niyetine müzik yapan adamlara, eve iki gün önce gelen kedi nesta'ya, ve tüm güzellere, benim güzel dostlarıma, sırf yüz yüze bakıyoruz, sırf kalpten birbirimizi seviyoruz diye selamlarını esirgemeyen herkese !

selam olsun,
aşk olsun.
giz*